Geyik,Eğlence,Müzik ve...Hayal Dünyan Eğlenceli, Neşeli ve Güleryüzlü Bir Forum |
|
| Hande Soral'ın Röportajları | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
[=>HNDYG<=] Administratör
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 28 Kayıt tarihi : 07/12/08
| Konu: Hande Soral'ın Röportajları Ptsi Ara. 08, 2008 1:16 pm | |
| GoGirl "Büyük Yeteneği..." Küçük Kadınlar dizisinde;Armağan karakterini canlandıran Hande Soral;küçük ve tatlı bir kadın.Onu Yasemin Ergene'ye benzetenler var;ama o, kesinlikle kendinden özgü bir fıstık!
"Küçük Kadınlar"da oynamaya nasıl karar verdin ve diziye seni nasıl seçtiler, biraz anlatır mısın? H:Dizi cast aşamasındayken, Tolga Çevik'in sunduğu "Komedi Dükkanıı" nda, benim konum olduğum bölümü seyretmişler ve beni görüşmeye çağırdılar. Deneme çekimi yaptık, beğendiler ve benimle çalışmak istediklerini söylediler. Ben de dizinin arkasında bir roman esinlemej de yazılmanın etkisiyle, projeye sıcak baktım. Daha önce çocuk oyunlarında oynamıştım ve hemen hepsin de, oynadığım karakterler erkekti. Armi'nin de erkeksi bir yanı olması beni çekti belki de....
Oyunculuk eğitimin var mı,Hande? Daha önce hangi dizilerde rol aldın? H:Dizi oyunculuğu deneyimim yok. "Küçük Kadınlar" ilk dizim. Ayla Algan'dan ders aldım ve oyunculukla ilgili eğitimim sonuna kadar tamamlamak istiyorum. Sette her gün birşeyler öğreniyorum ve oyunculuk anlamında bu dizinin bana büyük getirisi olduğunu düşünüyorum.
Neler öğrendin sette? H:Her gün yeni bir şeyler öğreniyorum. Bu işi öğrenmeye mutfağında başladım diyebilirim. Çok deneyimli, değerli oyuncularla birlikte çalışıyorum. Bu, benim için büyük şans ve bunun değerinin farkındayım.
Seni Yasemin Ergene'ye benzeiyorlar, bu konuda ne düşünüyorsun? H:Evet, benzetiyorlar; sanırım yüz hatlarımıza genel olarak birbirine benziyor. Ama kişilik olarak benzeyip benzdemediğimizi bilmiyorum.
Dizideki rol arkadaşlarınla aran nasıl? H:Dizideki diğer oyuncularla çok iyi arkadaş olduk. Hepimiz hemen hemen aynı yaşlardayız ve çok iyi anlaşıyoruz. Sanırım, aramizdaki bu sıcaklık ve samimiyet de bu diziye yansıyor. Dizinin başarısı da buradan kaynaklanıyor.
Oyunculuk anlamında kendini ileride nerede görüyorsun? H:Daha çok başındayım ve sürekli kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Ama tabii, hayallerimi sorarsanız, bu işi hakkını vererek yapmayı ve günün birinde gerçekten iyi işlere imza atmış, başarılı bir sanatçı olmayı çok isterim.
Türkiye' de birlilkte oynamak istediğin oyuncular kimler? H:Demet Akbağ, Haluk Bilginer ve Tolga Çevik ilk aklıma gelenler. O kadar çok isim var ki, hangi birini sayayım ?
Kendini güzel buluyor musun? İzleyiciler bu konuda sana ne gibi yorumlarda bulunuyorlar? H:Bu soruyu, isterseniz, yine onlara soralım.İnsanın kendi fiziksel görüşünü hakkında böyle bir yorum yapması zor bence.
Peki güzel bir genç kız olmanın püf noktaları nelerdir sence? Hoğal olmak! Her geçn kız, doğal haliyle duru ve güzeldir. Abartılı makyajla ve gösterişli kıyafetlerle uğraşmaya gerek yok bence.
"Komedi Dükkanı" yla ilgili bir anın var...Bize bunu anlatır mısın? H:Ben "Komedi Dükkanı" na izleyici olarak gitmiştim. Sahneye seyircilerden birini istediler, ben de gönüllü oldum. "Titanik" bölümünü çekiyorlardı. Oyunun sonuna kadar Tolga Çevik'e eşlik ettim. Çok eğlendim sahnedeyken; Tolga'yla olup da, eğlenmemek mümkün değil zaten Program sonunda, yapımcı benimle görüşmek istedi. Oyuncu olduğu sanmışlar; eğitim almamı önerdiler ve hemen Ayla Algan'la Plato Okul'da derslere başladık.İşte, böyle bir hikaye.
İstanbul Bili Ünversitesi Psikoloji Bölümü'nde okuyorsun. Psikoloji eğitmi, insan ilişkilerinde sana neler kazandırıyor? H:Psikoloji eğitimim hayatıma yön veriyor diyebilirim. İlk olarak, empatiniz güçleniyor; karşınızdaki kişiyi danvarnışlarıyla değil, altında yatan sebeplerle değerlendirmeyi öğreniyorsunuz. Çok yi karakter analizi yapabiliyorsunuz ve kendinizi nasıl rahatlatabileceğinizi biliyorsunuz.
"Küçük Kadınlar" daki rölün konusunda yakın çevreden ne gibi eleştiriler alıyorsun? Ailen bu konuda neler düşünüyor? H:Gelen eleştiriler hep çok güzel. Ailem; her zaman olduğu gibi, bu konuda da arkamda; beni destekliyorlar. O yüzden; çok mutluyum.
Kardeşlerin var mı? onlar neler yapıyorlar aranız nasıl? H:İkiz kardeşlerim var; biri kız, biri erkek.Bensu ve Bedirhan. Bu sene lise son öğrencisi oldular ve üniversite sınavlarına hazırlanıyorlar. Aramız çok iyi. Ailem Bursa'da yaşıyor, bir araya geldiğimizde çok eğleniyoruz. Canlarım onlar benim!
Aşk, hayatında ne kadar önemli bir yer tutuyor? İş mi, aşk mı desek; hangisini ilk sıraya koyarsın? H:Aşk hayatımın merkezinde değil. İş ve aşk, derim; çünkü her şey birbirini besliyor diye düşünüyorum.
Sence kızlar neden "Küçük Kadınlar" gibi dizileri çok seviyorlar? H:"Küçük Kadınlar" bir aile dizisi; ama içinde aşk, duygusallık ve gençlik hevesleri de var. Kızlar kendilerine yakın buluyorlar demek ki...
Günlük yaşamında Hande nasıl bir kızdır? Ne tarz soslay faaliyetlerde bulunur, nerelere takılır, hobileri nelerdir? H:İnanılmaz bir tempom var. Bir hafta durup dinlenmeden çalışsam bile, tatil günümde öğlene kadar uyumakveya evde oturmak bana göre değil. Sürekli bir koşuşturma içindeyim, hep bit yerlere yetişiyorum nedense . Evde olduğum zamanlarda ise, kitap okuyorum. Daha çok başında olduğum oyunculuğun temelini almaya çalışıyorum. Spor yapıyorum; sporun hayatımdaki yeri gerçekten önemli... Arkadaşlarıma, aileme vakit ayırıyorum. Her hafta en az bir kez sinema keyfim vardır. Evde de DVD gecelerimiz olur.. Amatör olarak fotoğraf çekiyorum, ama bunun için her zaman vakit bulamıyorum. Yine de, evimin balkonundan da olsa, güzel karaler yakalamaya çalışıyorum.
"Hayatımda en çok zorlandığım yıllar" dediğin bir dönem var mı? H:Neyse ki, geçrekten o kadar zorlandığım bir zaman dilimi olmadı hayatımda.
Ergenlik dönemindeyken, kızsal sorunlar yaşadın mı? Örneğin, hiç sevilce problemin oldu mu? H:Benim ergenliğimdeki sorunlarla, şimdiki genç kızların ergenlik problemleri çok farklı bence. Arada çok uzun yıllar yok; ama çok hızlı değişim süreci söz konusu.Kendi adıma, tam bir ergenlik geçirdim diyebilirim; asi, dediğim dedik, "Herşeyi ben bilirim" havalarında bir kız çocuğuydum. O yıllarda, erkek arkadaş problemleri oluyor bir de tabii... Sivilce sorunum olmadu hiç.
Erkeklerle mi, kızlarla mı daha iyi arkadaş olursun? H:Erkeklerin daha iyi arkadaş olduklarına inanıyorum; ama kız arkadaşım daha çoktur.
İnsanlar seni sokakta yürürken görüp tanıyorlar mı? Başına gelen komik olaylar var mı? H:Evet, tanıyorlar; Türk insanı çok dikkatli. Bir keresinde arkadaşımla Kuruçeşme Arena'da bir gösteriye gittik. Oturduğumuz yerde, yanımıza sürekli birileri geliyor, fotoğraf çektiriyoruz... Sonra biri daha gelip "Merhabaaa!" dedi. Elinde de fotoğraf makinesi vardı; beni tanıdı sanıp "Merhaba" dedim."Ekin Türkmen, değil mi?" dediiii "Kardeşiz, ama o kadar benzemiyoruz," diyebildim. Arkadaşımla bayağı gülmüştük.
Bir masal prensesi olsaydın, sence hangisi olurdun? H:Ben gerçek bir kraliyet ailesinde, geçrek bir prenses olmayı isterdim.
Peki, en sevdiğin çizgi filmkarakterş hangisi ve neden? H:Benim en sevdiğim çizgi film "Jetgiller"dir, oradaki tüm karakterlere bayılıyorum.
Son olarak, en sevdiğin film hanhisi ve bu filmde hangi karakteri canlandırmak isterdin? H:"ANGEL-A" Bir Fransız filmidir. Orada Rie Rasmusssen'in canlandırdığı karakteri oynamayı çoook isterdim.
kaynak:gogirl | |
| | | [=>HNDYG<=] Administratör
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 28 Kayıt tarihi : 07/12/08
| Konu: Geri: Hande Soral'ın Röportajları Ptsi Ara. 08, 2008 1:17 pm | |
| ---------------------------------------- Sorular 1-2009'a nerede ve kiminle girmeyi planlıyorsun? 2-Bügüne kadarki en ilginç yılbaşı kutlamanı anlatır mısın? 3-Sihirli peri, 2009'da hangi dileğini gerçekleştirsin? 4-2009'da bu yıldan farklı olarak ne yapacaksın? 5-Bize kelime sayısı az, anlamı kocaman bir yeni yıl mesajı verir misin? Cevaplar 1-Yeni yıla yanlız ve bir dağ evinin şöminenin başında girmeyi hayal ediyorum, ama bu bir plan değil, sadece hayal... 2-Yeni yılda özel bir kutlama yapmayı genelde tercih etmem. Evde ve en sevdiklerimle olduğum tüm yıllar bana uğur getirmiştir. 3-2009'un uğurlu bir yıl olmasını diliyorum. Hepimiz için... Sanırım buna ihtiyacımız var. Daha fazla, daha fazla şans bizimle olsun 4-Bu yil kesinlikle kendime zaman ayıracağım! 5-Yeni bir aşk, yeni bir iş, yine gülecek bir neden lazım Happ New Year! kaynak:heygirl --------------------------------------- “ Hande SoraL ” '' 21 yaşındayım. Bursa İnegöllüyüm. Babamın tarafı Makedonyalı, anneannemler Bulgaristan’dan gelmiş; biraz karışık yani... En büyükleri ben olmak üzere 3 kardeşiz ... 17 yaşında ikiz ; erkek ve kız kardeşim var ... Bütün akrabalarımız Bursa’da oturuyor. Bilgi Üniversitesi’nde burslu okuyorum. 4’üncü sınıf psikoloji öğrencisiyim. 3 yıldır İstanbul’da yaşıyorum. Üniversite sınavlarında dokuz tercih yaptım, tek istediğim psikoloji bölümünü kazanmaktı. '' Sen de mi 17 yaşını öyle erkeksi bir şekilde yaşadın ? Hayır bende ters oldu. Ben çok kız gibi yaşadım. Süslü püslü bir kızdım. Ailen İnegöl'de burada tek yaşamakta zorlanıyor musun ? Hiç zorlanmadım. Dört yıldır hiç aç kalmadım çok güzel yemek yaparım . Bir evi çekip çevirmek aile olduğu zaman daha kolay oluyor. Ama ben dört yıldır ayrı yaşadığım için yemek, temizlik işlerine alıştım. Bir tek özlem oluyor. Çok özlediğim zaman onlar geliyorlar, ben gidiyorum. Bazen Yalova'da buluşup yemek yiyoruz sonra ayrılıyoruz . İlk oyunculuk deneyimin ve başına gelenler, aslında bir peri masalı gibi... Televizyon önü oyunculuğu olarak, ilk oyunculuk deneyimim. Ama daha önce tiyatro ile ilgilendim. Dersler aldım, oyunculuk kurslarına katıldım, çocuk oyunlarında rol aldım. Oyunculuk hep gönlümdeydi. Lise ve üniversite hayatımda başarılı bir öğrenciydim. Üniversitede psikoloji bölümünü seçtim. Eğitimimin, bilinç altında oyunculuğuma katkısı olmuştur. Psikoloji ile oyunculuk birbirine çok yakın. Üniversiteye girdiğimde hayatımda oyunculukla ilgili hiçbir şey kalmamıştı. Bir gün bir arkadaşımla birlikte Komedi Dükkanı'nı seyretmeye gittik. Tolga Çevik'i zaten çok severdim. Oyunun başlamasını bekliyorduk. Sahneye birilerinin alındığını biliyordum. Arkadaşıma da, "Sahneye birisini alırlarsa ben çıkarım. Bak şaşırma sonra!" dedim. "Titanik" çekiliyor ve bir kıza ihtiyaçları var. Ben de elimi kaldırdım. Sahneye çıktım. Sonuna kadar beraber çektik. Sahneye çıktığımda 'Ses Tiyatrosu'nda olmanın gerginliğini yaşadım. Çok gergin ama mutluydum. Onlar da beni beğenmişler ve görüşmeye çağırdılar. Ayla Algan'ın öğretmenliğinde ders almaya başladım Plato Film Okulu'nda. Bir süre oyunculuk eğitimi aldım. Dizinin kastını yapan ekip beni görüyor ve görüşmeye çağırıyor. Bu şekilde de "Küçük Kadınlar" başlıyor. İnanılmazdı. Gözümü açıp kapayana kadar oldu. Ama tekrar tiyatro'ya dönmeyi istiyorum. Çünkü tiyatrodan aldığım zevk çok farklı. Seyircinin karşısında olmak, provaları yaşamak çok farklı bir duygu. O ilk gecenin heyecanı muhteşem. Onu yaşamak isterim. Oyunculuğu sonuna kadar yaşadığım yer, sahne. kaynak:hande soral fan sitesi | |
| | | [=>HNDYG<=] Administratör
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 28 Kayıt tarihi : 07/12/08
| Konu: Geri: Hande Soral'ın Röportajları Ptsi Ara. 08, 2008 1:17 pm | |
| Komedi Dükkanı” hayatını değiştirdi
“Küçük Kadınlar”ın Armi’si Hande Soral, son günlerin sevilen ve merak edilen isimlerinden.
"Küçük Kadınlar"ın Armi’si Hande Soral, son günlerin sevilen ve merak edilen isimlerinden. Oyunculuk hayatına "Komedi Dükkanı" sayesinde tesadüfen başlayan genç oyuncu, ilginç hikayesini Trendy dergisine anlattı.
Hande Soral’ı kısaca tanıyabilir miyiz?- 1987 Şubat doğumluyum. Bu Şubat’ta 22 yaşında olacağım. Bursa, İnegöl’de doğdum. Ailem hálá orada yaşıyor. Ben Anadolu lisesinden mezun olduktan sonra Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü kazandım ve buraya geldim. Bu sene 4’üncü yılım. Burada arkadaşımla birlikte yaşıyorum. Bundan sonra da İstanbul’da kalacağım.
Oyunculuk serüvenin "Komedi Dükkanı" sayesinde başlamış, öyle mi?
Aslında tiyatro eğitimim vardı. Çocuk oyunlarında oynuyordum. Onun dışında diksiyon dersleri aldım. Babam beni konservatuvarın çocuk bölümüne her hafta götürüp, getirirdi. Tiyatro işine çok yoğunlaştım. Okulda da başarılı bir öğrenciydim. Bu yüzden başka bir alana yöneldim. Yine psikolojinin oyunculukla alakalı olduğunu düşünüyorum. Üniversitede tiyatrodan uzak kaldım. Ama hep içimdeydi. BKM ile görüştüm. Onlar çok aşırı tempoda çalışıyorlardı ve benim okulumla birlikte olmayacaktı. "Okulun bitsin ondan sonra" dediler. Hep okulum bitsin diye bekliyordum. Tolga Çevik’i çok seviyordum. "Komedi Dükkánı"nı seyretmeye arkadaşımla birlikte gittik. Sahneye birini istediler. Ben hemen elimi kaldırdım. Zaten arkadaşımla konuşuyorduk. "Sahneye birini isterlerse kalkarım" diyordum. Kalktım ve bütün bölümü Tolga Çevik’le birlikte çektik. Yapımcı da çok beğenmiş. Çıkarken beni çağırdılar görüşmek istediklerini söylediler. Görüştük ve oldu.
Biraz şanslısın galiba?
- Şans, kader, kısmet artık ismi neyse. Doğru yer, doğru zaman. "Öyle olması gerekiyordu oldu" diyorum her zaman. Bu benim dışımda planlanmış bir şey. Bence yaşamam gerekiyordu ve yaşadım. Zaten kaderciyim. Daha önceden de inanırdım. Ama artık çok fazla plan yapmamaya başladım. İleriye dönük öyle büyük hayaller kurmuyorum. Çünkü bazı şeyler lego gibi yerine oturuyor; bu durumda sizin çaba sarf etmenize gerek kalmıyor. "Öyle yaparsam, böyle olursa" diye düşünmek bana hikaye gibi geliyor. Zaten ne olması gerekiyorsa oluyor.
"Küçük Kadınlar"da rol alman nasıl gerçekleşti?
- "Küçük Kadınlar"a girişim de "Komedi Dükkánı" sayesinde oldu diyebilirim. Beni izlemişler ve görüşmeye çağırdılar. İlk önce ajansla tanışmaya gittim. Süslendim püslendim. Yapımcı, yönetmen herkes oradaydı. "Küçük Kadınlar’ın Armi karakteri için düşündük seni" dediler Bana bakıp; "Yok artık" diyerek güldüler. Çünkü Armi karakteri erkeksi bir karakter. Erkek gibi sokaklarda top oynayan biri. Yine de bana bir tekst verdiler. "Deneme çekimi yapalım" dediler. Ertesi gün deneme çekimi yapılacaktı. Ruh halime göre giyinen bir insanım. Saçlarım dümdüz, altımda yırtık bir kot, Converse, üstümde bir tişört ve sıfır makyajlı olarak gittim. Deneme çekimini yaptıktan sonra oradan ayrıldım. Taksim’deyken telefonum çaldı. "Hande geri gelebilir misin" dediler. Meğer; "Bu kız dünkü kız değil" diye düşünmüşler. Tekrar geri döndüm. Bana baktılar ve "Aynı kız ama bugün farklı görünüyor. Yarın Burak’la birlikte bir deneme çekimi alalım" dediler. Hayatımda ilk defa bu kadar heyecanlandım. Öyle negatif enerji vermişim ki; kamera bozuldu ve bir buçuk saat beklemek zorunda kaldık! Ve o bir buçuk saat boyunca beni rahatlattılar. Tekrar deneme çekimi yaptık ve "Küçük Kadınlar"a başladım.
ÇİRKİN BİR KADIN DEĞİLİM
Armi rolü çok sevildi. Seni bu kadar seveceklerini düşünmüş müydün?
- Aslında dizinin tutmaması için bir sebep yoktu. Çok güzel bir kadro, çok güzel bir hikáye. Ama özellikle Armi karakterinin bu kadar tutulacağını düşünmemiştim. Çok güçlü ve farklı bir karakter. İlgi göreceğini az çok tahmin edebiliyorsunuz. Ama genç kızların örnek aldığı bir karakter haline geldi. Tam o yaşlarda, ergenliğin geçiş döneminde bir bocalama yaşar bazı kızlar. Dıştan erkeksi hareketler ama içinde kadınsı duygular... Armi onu yansıtıyor biraz. Kızlar da ona benzemeye çalışıyorlar gibi geliyor bana. Çok güzel mesajlar alıyorum. Sete bir hayranım geldi. Annesi, dizinin ertesi günü alışverişe çıktıklarını söyledi. Ben o bölümde ne giyiyorsam gidip aynısını alıyormuş. Çok enteresan. Bu zor bir şey. Büyük sorumluluk gibi geliyor. Herkeste olduğu gibi Armi’nin de yanlışları var. Örnek alanların aslında bu dengeyi kurabilmeleri lazım. Örnek almak veya alınmak güzel. Ama Armi’nin yanlış yaptığı şeyleri de göz ardı etmemeleri gerekiyor.
Nasıl tepkiler alıyorsun?
- Özellikle 14-15 yaşlarındaki kızlar çok seviyor ve yolda çeviriyorlar. Elleri ayakları titriyor, konuşamıyorlar. Sadece; "Seviyoruz" diyorlar ve hayran gözlerle bakıyorlar. Çok güzel bir şey.
Tecrübesiz olarak büyük bir prodüksiyonda önemli bir rolde yer aldın. Hiç zorlanmadın mı?
- Hiçbir şeyin zorluğuna inanmıyorum. Yani insan isterse yapabilir. Çok enteresan ama bana çok zor gelen, yapmakta zorlandığım şeyler olmadı. Bu işi yapan insanlar benim oynayabileceğimi düşündüyse, yapabileceğime inandılarsa ben de inanırım. Hiç zorlanmadım. Bu da; "Büyük bir şans" diye düşünüyorum. Şansımı da iyi değerlendirdiğime inanıyorum. Bir de "Komedi Dükkánı"ndan sonra Ayla Algan’la birlikte derslere başladık. Biliyorum ki; eğitim şart.
Utku’yla ileride neler olacak?
- Utku’yla iyiyiz, çok iyiyiz. Genç kızların tabiriyle Utku ile çıkıyoruz. Bir birlikteliğimiz var. Utku zaten her şeyi bıraktı geldi. Annesi onu geri götürmek için geldi. Ama Utku benden vazgeçmiyor. Ben de ondan vazgeçmeyeceğim. Bundan sonra neler olur bilemiyoruz. Sonuçta Armağan ve Utku devam ediyorlar, mutlular.
Genelde bütün dizilerde ilişki yaşayan karakterleri normal hayatta da çok yakıştırıyorlar. Sizi de yakıştıranlar oluyor mu?
- Oluyor. Normalde de sevgili olduğumuzu sanıyorlar. "Burak Hande" diye ikimiz adına grup kurmuşlar. Burak’la çok iyi arkadaşız. Sinemaya gidiyoruz, geziyoruz. Görenler; "Evet birlikteler" diye düşünüyorlar. Birbirimizi seviyoruz. Ama aramızda bir şey yok.
Seni çok beğeniyorlar. Sen kendini beğeniyor musun?
-Aynaya baktığım zaman kendimi beğeniyorum. Ama özellikle; "Ben güzel bir kadınım" diyerek bakmıyorum. Genelde benim için; "Hande’yi beğendikleri için oyunculuk teklifinde bulundular. Yoksa oyunculuğundan değil" diyorlar. Böyle şeylere inanmıyorum. Güzelliğin büyük bir avantajı olabilir. Ama eğer güzelliğini kullanarak bir yerlere gelmek istiyorsan, git fotomodellik yap! Ama sonuçta çirkin bir kadın değilim, kendimi beğeniyorum.
Aşka vaktim yok
Aşk hayatın nasıl gidiyor. Bir sevgilin var mı?
- Yok, gerçekten vakit yok herhalde. Bir ilişki yaşamak büyük bir fedakárlık. İşimden veya okulumdan bir fedakárlık yapabilecek durumda değilim şu anda. Yalnızım yani. Onu da yürütürüm aslında. Ama her şeyin bir zamanı var. Gün gelecek o da olacak.
kaynak:trendy --------------------- | |
| | | [=>HNDYG<=] Administratör
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 28 Kayıt tarihi : 07/12/08
| Konu: Geri: Hande Soral'ın Röportajları Ptsi Ara. 08, 2008 1:18 pm | |
| 1-)Sizi tanıyabilir miyiz? bursa inegölde 1987 yılında doğdum.18 yaşına kadar orada yaşadım.çok genç bir ane-babam var.annem 39 babam 49 yaşında.arkadaş gibiyiz bu yüzden.ikiz kardeşlerim var,biri kız biri erkek,4 yaş ufaklar benden.onlar da bu sene üniversiteye başlıyor.ilkokul,ortaokul ve liseyi inegölde okudum.bilgi üniversitesi pisikoloji bölümüne burs kazanınca istanbul'a yerleştim.bu sene son senem 3 senedir istanbulda yalnız yaşıyorum
2-)Lise veya üniversitedeyken oyunculuk var mıydı hayatınızda? ilkokul ve ortaokuldayken çocuk oyunlarında oyunculuk yaptım.ilkokulda tiyatro aktiviteleri çok fazlaydı.drama derslerimiz vardı.çok fazla oyun kondu sahneye ve hepsinde başroldeydim.tabii çok küçüktüm,hiçbir şeyin farkında değildim.aileme sürekli öğretmenlerimden haber gelirdi'oyunculuk yapmalı meslek olarak,eğitimini almalı'diye.ortaokul yıllarındayken inegöle BKM'nin hocaları geliyordu.mimik,diksiyon dersleri aldım onlardan.baban beni bursadaki bir tiyatro eğitim merkezine her hafta sonu taşıdı.ama liseye geçince uzaklaştım bu hayalden,çoğu genç gibi başka alanlara yöneldim.
3-)neden bu kadar istekliyken konservatuara gitmediniz? türkiyede tiyatro okuyacağım dediğiniz zaman birçok insan bu ülkede tiyatrocular aç diye sizi yolundan çeviriyor.bizim için önemli olan para ya hep.o yüzden yaptığın işten zevk alıyor olman önemli bir kriter değil.önemli olan aç mısın değil misin.sen bir meslek seç,oyunculuğu da hobi olarak istersen yaparsın dediler.çok başarılı bir öğrenciydim lisede,istediğin her bölümü kazanabilecekken neden konservatuar? dediler.ben de kendimi üniversite sınavlarına hazırlanırken buldum.pisikolojiyi çok istiyordum.9 tercihim de pisikoloji bölümleriydi.laf olsun diye girmedim.
4-)siz üniversitede pisikoloji okuyan tabir-icaizse sade bir vatandaştınız.nasıl oldu da ekranlarımıza geldiniz? istanbula adım atar atmaz özellikle BKMnin tüm oyunlarını izlemeye başladım.sıradan seyirciydim.diğer tiyatroları da sürekli takip ettim.bu mayıs ayında yine arkadaşımla tolga çevikin komedi dükkanını izlemeye gittik.girmeden önce arkadaşıma seyirciler arasından gönüllü isterlerse ben çıkacağım dedim.sahneye birini istediklerinde elini kaldıran sadece ben oldum.
5-hiç çekinmediniz mi? hiçbir zaman öyle endişelerim,kaygılarım,sahne korkum olmadı.topluluk önüne çıkma fobim yok.her zaman herşeye cesaretim vardır.sadece sahneye çıktığım anda ses tiyatrosunun sahnesinde olmanın verdiği yükü hissettim.aman allahım buraya kimler ayak basmıştı! diye düşündüm.ardından tolga çevikin rahatlığı beni de rahatlattı.enerjilerimiz uydu.çok eylendik,bölümün sonuna kadar kaldım sahnede.
6-)sahneden indiğinizde neler oldu? seyirciler beni tebrik ediyordu.her seyirci gibi ben de artık çıkıyordum ki kapıda plato filmden biri beni çevirdi.yapımcı sizinle görüşmek istiyor dedi.benim aklıma program televizyonda da yayınlanacağı için benden izin isteyecekleri geldi.o an olmadı.görüşme 2 gün sonraya tarih verdiler.gittim.oyuncusunuz herhalde dediler.hayır değilim dedim.çok şaşırdılar.olmak isteyip istemediğimi sordular.tabiiki istiyordum.şimdi başla dediler.hemen indik aşağı eğitime başladık.
7-)ya sonra? birkaç gün geçti tekrar şirkete gittim.sözleşme imzaladık.artık platonun oyuncusuydum.birkaç gün daha geçti.küçük kadınların oyuncu kadrosu oluşturuluyordu.kastı hazırlayanlar benim çıktığım bölümü izlemişler.ajanstan şirketi aramışlar.oyuncu mudur diye?beni deneme çekimi için çağırdılar,beğendiler.ve diziye dahil oldum.
8-)mayısın ortalarında sade bir seyirciydiniz.haziranda televizyon dizisi başrol oyuncularından oldunuz yani! çok kısa bir zamanda oldu.20 günde olup bitti diyebilirim herşey
9-)komedi dükkanında sahneye çıkan çok seyirci oldu bugüne kadar.kimse dizilerde oynamaya başlamadı.sizi özel kılan nedir? bunun cevabını aslında ben değil beni beğenenler verebilir.bendeki enerjiyi,elektriği hissettiler sanırım.tolga çevik de sonradan senle oynadığımız bölümde eğlendiğim kadar eğlenmemiştim dedi bana.eşi özge de tolganın sahnede başkasıyla olduğu bölümlerde hiç bu kadar gülmemiştim dedi.
10-)20 günde gelen şöhret başınızı döndürmedi mi? benim için hiçbir şey değişmedi.dışarıda tanıyor insanlar sadece,fotoğraf çektirmek istiyorlar o kadar.çok da güzel şeyler bunlar.benim derdim ünlü olmak değil oyuncu olmaktı.hayallerimin peşinden gidip gerçekleştirdiğim için bir tatmin var o kadar.
11-)aileniz ne tepki verdi? annem-babam biliyorduk bir gün bunun olacağını dediler.ailemle bunu oturup konuştuk.ünlü olmanın ne gibi eksileri,zorlukları olabilir diye düşündük.beni tanıdıkları için hiçbir zorluğu olmayacağını anladılar.sadece okulla beraber devam edeveği için endişe duydular.beni zorlayacağı için.toplum seni tanıyacak.hiçbir yanlış yapmamalısın gibi şeyler söylemediler.normal hayatımda zaten düzgün yaşayan biriyim.toplum önünde de aynıyım.
12-)diziye hemen uyum sağlayabildiniz mi? hemen sağladım çünkü birçok kişinin de ilk deneyimiydi.herkeste o heyecan vardı.deneyimli oyuncularında desteğini gördüm.5 kardeş ilk günden beri gerçek kardeşler gibiyiz.hem oradaki rahatlığıma,hem oyunculuğuma aldığım pisikoloji eğitiminin çok faydası oldu.özellikle karakter oturtmada başka birinin ruh haline bürünmede faydası oldu.
13-)kendinizi izlediğinizde beğendiniz mi? her izlediğimde eleştiriyorum.geçen zamanla geliştiğimi farkettim.bazen ilk bölümünü tekrar izliyorum.off ne yapmışım.nasıl bir tepkidir bu dediğim oluyor.küçük kadınlar dizisi diye izlemiyorum.kendimi izliyorum.
14-)canlandırdığınız karakter nasıl biri? armi 5 kardeşin en delikanlı kızı.biraz erkek gibi büyümüş.anne-babayı kaybedince ablasıyla onun üzerine çok yük biniyor.haksızlığa tahammülü yok.bazen dinlemeden karar veren bir tip.agresif,hırçın,kestirip atabiliyor bir anda.kavgaya düşünmeden dalıyor.dilinin ayarı yok.hatta konuşma diye birşey de yok direkt kaba kuvvete geçebiliyor.17 yaşında ilk kez aşkı tadıyor.onun şaşkınlığı var üzerinde.sevgili ilişkisi nedir bilmiyor.bizim içimizde de var armi gibiler.
15-)çok ortak yanlarınız var mı? ben de haksızlığa dayanamam ama asla onun verdiği sinirli tepkileri vermem.her şeyi konuşarak çözerim.aslında çok ters karakterleriz.hemen silemem insanları mesela.
16-)armi sevgilisi utkunun aşkına uzun süre inanmadı.siz de aşkta bu kadar şüpheli misiniz? tabiiki.karşımdaki insan bir erkek.zaafları fazla bir varlık.güven o kadar kolay bir şey değil.ama erkekten ziyade kadından daha çok korkarım.
17-)daha güvenilmez ve daha temkinli davranılması gerken kadınlar var mı? evet.kadın daha tehlikeli.kadınların zihinleri farklı çalışır.erkekler hayata daha düz bakar.düşünce biçimleri daha basittir.erkekler düşünürken sağa sola sapmıyor.kadınlar geniş ve ince düşünüyor.bir kadın bir erkeği çok rahat etkileyebiliyor.
18-)armi sonunda şüpheyi korkuyu bıraktı aşk yaşıyor.sizde aşık oldunuz mu? evet. 19-)şu anda aşıkmısınız? şu anda yok ()
20-)nasıldı aşk sizin için? bir kez oldum.her gördüğünüze aşık olmuyorsunuz.aşk bence ikiyken bir olmak.kendiniz için bir şeyler düşünürken onu da katmak.yemekse hep iki kişilik yapmak mesela.illa acı çekmek değil aşk.acı başladığında bence aşk bitmiştir.ya da platonik aşktır.o niye öyle bu niye böyle şeklinde kavgalı süren ilişkiler var o aşk değil.saplantılı inada binmiş ilişkidir o.
21-)nasıl yaşıyorsnuz aşkı? tüm biyolojim değişiyor.herşeyi çok güzel görüyorum.şu yeşil bile başka görünüyor.rahatlık ve huzur geliyor.aşık olduğum kişiyi çok sahipleniyorum.çok kıskancım ve bunu gösteririm.kime bakıyorsun,ne oluyor derim açık açık.her zaman açık sözlüyüm asla saklamam.aşık olduysam da gider aşığım derim.bekleyemem öyle.
22-)hissettiklerinizi itiraf ettiğiniz birinin peşinden koştuğununz oldu mu? oldu.benim peşimden koşanlar da oldu ama ben birinin peşinden koşmayı daha çok seviyorum.
23-)genç kızlar sizi kendilerine model alıyor.neler hissettiriyor bu? sete bir anne-kız beni ziyarete geldiler.benimle tanışmak istemiş kızı.biz sizi salı akşamı izliyoruz.çarşamba günü de alışverişe çıkıyoruz.ne giydiyseniz onları bulup almak için dedi beğenilmek çok güzel bir duygu.
24-)giyimi-kuşamu örnek alınan biri olarak tarzını nasıl tarif edersiniz? ağırlıklı spor giyinirim.jeansız bir hayat düşünemiyorum.beyaz converseler de öyle.converse spor ayakkabıları abiye kıyafet altına giyip ciddi bir davete katılabilirim.ruh halime göre değişir tarzım.ertesi günü acelem vardır,geceden hazırlarım kıyafetimi.sabah uyandığımda.yok bunları giymem diyebilirim.topuklu ayakkabılar,şık bir gömlek ve jean de oluyor.eşofmanla da çıktığım oluyor.alış-veriş konusunda sadece benim beğenmem önemli.kimsenin fikri benim için önemli değildir.o yüzden hep yalnız yaparım alışverişimi.
25-)çok çıkar mısınız alış-verişe? ingiltere'deydim geçen yaz.windows shopping var,çünkü o kadar pahalı ki her şey.vitrinlere bakmak için bile çıkarım.ama şimdi çok vaktim yok.
26-)nerelerden alışveriş yapıyorsunuz? marka bağımlılığım yok.taksimdeki pasajlardan da büyük mağazalardan da yaparım.twistin çizgisini beğeniyorum.Machka,banana republic beğendiğim markalar
27-)çok makyaj yapar mısınız? neredeyse hiç.şeffaf rimel ve şeffaf dudak parlatıcısı kullanıyorum,düşünün.dizi için çok makyaj yapılıyor zaten.15 saat makyaj kalıyor yüzünüzde.o yüzden temizleyiciler vazgeçilmezim.
28-)oyunculuk hep devam edecek mi?pisikolog olmayı da düşünüyor musunuz? pisikolog olmak için yüksek lisans gerekiyor.onu da düşünüyorum.ama biraz ara vereceğim.masterı amerikada yapmayı planlıyorum.enerjim yettiği kadar ikisini de yürüteceğim.bir sinema projemiz var,şimdilik ertelendi.bir komedi filminde göreceksiniz beni.
kaynak:posta ---------------- | |
| | | [=>HNDYG<=] Administratör
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 28 Kayıt tarihi : 07/12/08
| Konu: Geri: Hande Soral'ın Röportajları Ptsi Ara. 08, 2008 1:19 pm | |
| ------------------- Herşey 'Komedi Dükkanı'yla başladı 'Komedi Dükkanı'na izlemek için gitti oyuncu olup çıktı
Seyirci olarak gittiği “Komedi Dükkanı”ndan oyuncu adayı olarak çıkan Hande Soral, şimdi “Küçük Kadınlar”da büyük sorumluluk taşıyor. Hedefleri çok büyük ama önce üniversiteyi bitirmek istiyor.
”Küçük Kadınlar” dizisi ilk göz ağrınız... Kim bilir; yıllar sonra bu ilk denemenizi hatırlayıp gülümseyeceksiniz belki de! Ama öncelikle sizi tanıyalım istiyorum, kimsiniz siz?
21 yaşındayım. Bursa İnegöllüyüm. Babamın tarafı Makedonyalı, anneannemler Bulgaristan’dan gelmiş; biraz karışık yani... Bütün akrabalarımız Bursa’da oturuyor. Bilgi Üniversitesi’nde burslu okuyorum. 4’üncü sınıf psikoloji öğrencisiyim. 3 yıldır İstanbul’da yaşıyorum. Üniversite sınavlarında dokuz tercih yaptım, tek istediğim psikoloji bölümünü kazanmaktı.
Neden psikoloji?
Lise 1’de bir rehberlik öğretmenim vardı. 2’inci sınıf için bölüm seçmemiz gerekiyordu, hocamla konuştuk. Onunla öyle bir sohbet ettik ki, ikimiz de odadan çıktığımızda ağlıyorduk. O an karar verdim ve “Ben de psikoloji okuyacağım” dedim. Öğretmenim de bana elini uzattı “Hoş geldin aramıza” dedi. Türkçe- Matematik bölümünü seçtim ben de...
Hala görüşüyor musunuz?
Görüşmek istiyorum ama koptuk. Beni bıraktı, Kıbrıs’a yerleşti o. Benim psikoloji eğitimi almamın sebebi o öğretmenimdir.
Kendinizi bir psikolog gözüyle analiz eder misiniz?
İnsanlarla ilişki kurarken her zaman mesafem olmuştur. O mesafe çok gerekli çünkü. Eğer bunu yapmazsanız karşınızdaki size kırıcı olabilir ve siz de yaralanabilirsiniz. Mesafeli oluşum insanlardan yara almamamı sağladı. “İnsanları hemen tanırım” gibi bir iddiam yok. İnsanoğlu çok karışık bir yapı, çözebilmek mümkün değil.
SAHNEYE HAZIRDIM ASLINDA
Peki ya oyunculuk?
Her şey “Komedi Dükkanı”yla başladı...
Nasıl yani?
Oyunculuğu bilinçli bir şekilde seçmedim. Sadece oyunculuğu istedim. Lisede başarılı bir öğrenciydim. Konservatuara girmek için barajı geçmek yeterli oluyor, herkes bana, “Başka bir bölüm seç, oyunculuğu okulunu bitirdikten sonra nasılsa hobi olarak da yaparsın” dedi.
Ben de onları dinledim ve dedikleri gibi de oldu. Psikoloji bölümünü seçmemdeki sebep herhalde oyunculuğu içinde barındıran bir meslek olduğu içindi. “Komedi Dükkanı”na gelince, izlemeye gitmiştik, arkadaşımla birlikte. O sahneye çıkmaya hazırdım aslında. “Sahneye gelmek isteyen var mı?” diye sorsalardı, elimi kaldırırdım. Ama sormadılar, ben çıktım. Tolga Çevik, “Titanik” adlı sinema filminin sahnelerini canlandırıyordu. Bir kız gerekti, ben de sahneye fırladım. Gönüllü oldum; bir tek ben istekliydim zaten.
Heyecan yok muydu?
Heyecanlandım tabi ama bunun tek sebebi Ses Tiyatrosu Sahnesi’ne çıkmış olmamdı. Anlatılmaz bir duyguydu. Tolga Çevik’le aynı sahnede oluşumuz ilk beş dakika beni heyecanlandırdı sonra o heyecan birden dindi... Tolga’nın sıcaklığı beni hemen rahatlattı. Tolga’yla çok iyi bir uyum içerisinde bütün bir bölümü birlikte çektik. Asıl dediğim gibi kalp atışlarımın hızlanmasının sebebi benden önce o sahnede kimlerin ayak basmış olduğunu düşünmemden kaynaklandı.
Tolga Çevik’le o olaydan sonra hiç karşılaştınız mı?
Geçen gün Kuruçeşme Arena’da karşılaştık. Eşi de yanındaydı, “Bizi ağlatıyorsun” dediler, çok mutlu oldum.
Neden sizden etkilendiler dersiniz?
Anladığım kadarıyla; rahatlığım, kendime güvenim ve söylenenleri çabuk algılamam onları etkileyip şaşırtmış...
Dizi teklifini nasıl aldınız?
Oyundan çıkarken “Komedi Dükkanı”nın yapımcısı ve yönetmeni Fırat Bey beni yanına çağırdı. Görüşmeye gittiğimde fark ettim ki, beni oyuncu sanıyorlar. “Oyuncusunuz değil mi?” dediler, “Hayır” dedim. “Bu işi yapmak ister misiniz?” dediler, “Neden olmasın” dedim, ama hiç de şaşırmadım. Sinan Çetin’le tanıştım. Çok rahattım. Hiçbir şeyi yadırgamadım. Heyecan yoktu. O gün bana, “İstersen burada hemen eğitime başla” dediler. Sınıfa indim ve Ayla Algan’ın dersine katıldım. Oraya aittim. Ben yeniliklere çok çabuk adapte oluyorum. “Şans” diye buna denir işte... Herkesin başına gelmez bu... Çok enteresan bir olay. Torpil yok, tamamen şans...
‘OYUNCU PSİKOLOĞU OLMAK İSTİYORUM’
İleride asıl mesleğiniz hangisi olacak, psikologluk mu, yoksa oyunculuk mu?
Asıl mesleğim psikoloji. Oyunculuk şimdi devam ediyor ama geleceği kestiremem. “Küçük Kadınlar”da oynadığım rol çok sevildi. İnsanlar yavaş yavaş beni tanıyor. Oyunculuk beni cezbediyor ama psikolojinin yeri bende farklı... Elimden geldiğince her ikisini de birlikte götürmeye çalışacağım. Daha 21 yaşındayım ve enerjimin en yüksek olduğu bir dönemdeyim.
Okul bittikten sonra bir ofis kurup, başvuranlara psikolojik destek verecek misiniz?
Türkiye’de psikoloji eğitimi aldıktan sonra muayenehane açamıyorsunuz, yüksek lisans yapmam lazım bunun için Ön Lisansımı yurt dışında yapmak istiyorum ama oyunculuk yaparken bunu gerçekleştirebilmem çok zor. Oyunculuğa ara vermem lazım, bu da benim için zaman kaybı demek. Türkiye’de yapmaya kalksam, iki işe de yetebilir miyim, bilmiyorum ama ileriki zamanlarda yüksek eğitimimi de tamamlayıp psikolog olarak muayenehane açmak istiyorum tabii...
Aslında ben oyuncu psikoloğu olmak istiyorum. Oyuncuların psikolojileri çok bozuk, onların psikoloğa ihtiyaçları çok fazla... Bu işi bildiğim için şimdi neler yaşadıklarını daha iyi anlıyorum.
Aileniz sizi bu konuda destekliyor mu?
İkiz kardeşlerim var. Biri kız diğeri erkek... 17 yaşındalar. Annem babam da çok genç. Annem 39, babam 49 yaşında... Ailecek arkadaş gibiyiz. Onlar her zaman arkamdalar. Onlar olmasa bu kadar kolay karar veremezdim zaten.
PLATONiK ASK YASAYAMAM
Güzel bir kızsınız, çevrenizdeki insanların ilgisine alışık mısınız?
Evet, ilkokuldan beri herkes benim etrafımdaydı. Aslında o yaştaki bir çocuk için hiç güzel bir şey değil. Eve gelip ağladığımı bile biliyorum. Çocukluğunuzu yaşayamıyorsunuz. Herkesin gözü sizin üzerinizde oluyor. Hiçbir şey yapmasanız da çocuk güzelliğiniz var.
Hayranlarınız da fazladır?
Benim, bilip bilmediğim bir sürü erkek vardı etrafımda... Aşk mektupları yazarlardı. İçinde "Seni Seviyorum" yazardı.
Hiç platonik bir aşk yaşadınız mı?
16 yaşındaydım. İlk aşkım platonikti, benden dört yaş büyüktü. O bana açıldı sonradan, bu kez gerçekten aşık oldum. Bir daha da platonik aşk yaşayamam. Çünkü, içi dışı bir insanım. Bir aşk ya olmalı ya da olmamalı. Muallak da kalmamalı...
Röportaj: Şebnem ÖZUZCAN
Kaynak:Bugün Gazetesi ---------------------- | |
| | | [=>HNDYG<=] Administratör
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 28 Kayıt tarihi : 07/12/08
| Konu: Geri: Hande Soral'ın Röportajları Ptsi Ara. 08, 2008 1:19 pm | |
| Dizinin üç genç oyuncusu; Ali İl, Hande Soral ve Burak Sağyaşar'la konuştuk.
Kanal D'nin yaz döneminde yayınlanmaya başlayan ve çok sevilen dizisi "Küçük Kadınlar", salı akşamları liderliği kimselere bırakmıyor. Dizinin üç genç oyuncusu; Ali İl, Hande Soral ve Burak Sağyaşar'la konuştuk. Ali, konservatuvar mezunu. Hande, psikoloji okuyor, Utku ise Galatasaray Üniversitesi'nde sosyoloji...
Ali İl (Ali)
Ailem oyuncu olduğuma hâlâ inanamıyor
Sizi ilk kez "Küçük Kadınlar"daki rolünüzle daha yakından tanıma fırsatı bulduk. Diğer projelerde oynadığınız karakterler bu kadar ön planda değildi...
- İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunuyum. Daha önce "Seher Vakti", "Ihlamurlar Altında", "Aşk Eski Bir Yalan"da rol aldım ama dediğiniz gibi oynadığım karakterler bu kadar ön planda değildi. "Küçük Kadınlar" ilk ciddi televizyon projem.
Tiyatro yapmaya fırsatınız yok mu?
- Geçen sezon yaptım, bu sezon da olacak mı bilmiyorum. "Dalga" adlı bir oyunu sahneliyorduk, belki bu sene de devam ederiz.
Dizide kızların ablası olan Ekin Türkmen’le aynı oyundaydınız yani.
- Evet, Ekin'le ilk "Dalga" oyununda tanıştık. Orda da Ekin'e aşık ama aşkına karşılık bulamayan bir genci canlandırıyordum. Kader bizi "Küçük Kadınlar"da da aynı tip rollerle karşı karşıya getirdi.
Peki, kimdir Ali İl? Ne yaptı, bu günlere gelene kadar?
- 1981 İstanbul doğumluyum. İki sene gümrük komisyoncusunda çalıştım sonra bir sene kokoreççilik yaptım. Büfem vardı ama sonra sıkıldım. Bir gün televizyonda dizi izliyordum "Bu işi bende yaparım" dedim. Nasıl dizilerde oynarım diye araştırmaya başladım. "Konservatuvara git" dediler. Konservatuvara girmeye karar verdikten sonra girip açık liseden diploma aldım. İlk girişte sınavları kazanamadım. O senem tiyatroyla geçti, amatör çocuk oyunlarında rol aldım. Sonrasında çalıştım, sınavlara girdim ve kazandım. Okula girdikten sonra da ajansa yazıldım. Aslında ilk başta haber spikeri olmak istiyordum. İlginçtir, ailem hâlâ oyuncu olduğuma inanamıyor.
"Küçük Kadınlar"daki performansınız hakkında nasıl eleştiriler alıyorsunuz?
- Dizide gerçek performansımın beşte birini bile sergileyemiyorum ama insanlar oyunculuğumu beğeniyorlar.
Hande Soral (Armağan)
Oyuncu psikoloğu olacak
Aldığınız psikoloji eğitiminden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama insanları sürekli izleme halindesiniz.
- Evet, psikoloji eğitimiyle alakalı bir şey olabilir. Sürekli çevremdeki olayları ve insanları takip ederim. İnsanların her davranışı benim için ayrı bir şey ifade edebiliyor. Hoşuma gidiyor insanların nelere nasıl tepkiler verildiğini gözlemlemek. Hepimiz farklı birer bireyiz ama hemen hemen aynı olaya aynı tepkileri veriyoruz çok enteresan geliyor. Bu gözlemlerim eminim oyunculuğuma da faydası dokunacak.
Peki, sette daha deneyimli oyuncuları gözlemlerken ne hissediyorsunuz?
- Sette gözlem yapmak inanılmaz güzel bir şey. Eğitimim bittikten sonra oyuncu psikoloğu olmak istiyorum. Herkesin olduğu gibi oyuncularında bir psikoloğa ihtiyaçları vardır.
Ağlama sahneleri nasıl geçiyor sizin için. Malum sürekli bir dramatik ortam var dizide.
- İlk ağlarken çok gerildim. İkinci bölümün başında anne ve babanın öldüğünü öğreniyoruz ve bir tepki veriyoruz. Senaryoyu aldım okudum oyuncu koçuma "Ne yapacağız hocam" dedim. O da bana: "Belki bir yakınını kaybetmedin ama ölümle ilgili kafanda bir resim oluşturabilirsin" dedi. Beş dakika falan bekledik ben hazır hissettiğimde okumaya ve ağlamaya başladım.
Dizide hep bir dram var. Bu hep böyle mi gidecek?
- Bilmiyorum... Bizde senaryo gelince öğreniyoruz her şeyi. Galiba ileriki bölümlerde olaylar daha da dramatik olacak. Senaryoyu okurken hep "Bu da mı olacaktı" falan diyorum. Ancak dizide yaşananlar hayatın gerçeği. Bu tür zorlukları yaşayan insanlar var.
- Armi hakkında açılan fan club’ler hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Tabi ki çok güzel... Küçük hayranlarımızla iletişim içerisindeyiz sürekli. Onların sevgisinin çok gerçek olduğuna inanıyorum. Tabii bu, dizideki karakterlerin sevilmesiyle alakalı bir şey.
Yasemin Ergene’ye benzetiyorlarmış sizi?
- Evet, hem de çok. Yasemin Ergene sandıkları bile oluyor yani.
Birilerine benzetilmek sizi rahatsız ediyor mu?
- Niye rahatsız etsin ki... Bu kadar çok insan var, tabii ki birbirleri birilerine benzetilecek. İnsanlar çift yaratılmış olduğu söylenir, ben buna inanıyorum. Belki bir gün aynım bile çıkabilir.
Burak Sağyaşar (Utku)
Sosyoloji okuyor
Oyunculuk meselesine nasıl merak sardınız?
- 10 yaşımdan beri istiyordum oyuncu olmayı. Zaten anne ve babam da bu sektördeydi. Muhammer Ergun'a gidip "Şaşı Felek Çıkmazı'nda bana rol yazar mısınız?" diye sormuştum. Yazdı ve öyle başladı oyunculuk. 14 yaşındaydım, Ankara'da yaşıyordum ve İstanbul'a taşınmak zorunda kaldım. İstanbul'a gelince yavaş yavaş reklamlar başladı. "Yemin" dizisine 18. bölümde girdim ve 54. bölüme kadar oynadım. "Yemin"de 22 yaşında bir tetikçiyi oynuyordum. Sonra da "Küçük Kadınlar" dizisi başladı. Şu an 21 yaşındayım ve geleceğe dair çok güzel planlarım var.
Okul devam ediyor mu?
- Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde eğitime devam ediyorum.
Biraz Utku karakterinden konuşalım...
- Utku zengin bir ailenin züppe olmayan bir çocuğu. Küçüklüğünden beri zengin olduğu için imkanlarını lüks olarak görmüyor artık. Zaten en son dedesi, Utku'nun bütün kredi kartlarına ve eşyalarına el koydu.
Armi’yle aranızda neler olacak?
- Ben de çok merak ediyorum, sürekli senaristi arıyorum. Utku, Armi'yi gerçekten çok sevdi. Utku, Londra'da gerçekten çok rahat yaşamış. Birisini beğendiği zaman hemen gitmiş "Senden hoşlanıyorum" demiş, öpmüş falan. Fakat ilk defa çetin bir cevize denk geldi. Armi’yi tanıdıkça Utku'nun aşkı iyice kabarıyor. Bakalım ileriki bölümlerde neler olacak. Ben de çok merak ediyorum. Utku ile Armi'nin geleceğini.
Peki, siz böyle bir yaşama sahip misiniz? Güzel bir yüzünüz var, insanlar hayranlıklarını dile getiriyorlar sürekli.
- Yok efendi, usluyumdur. Daha çok evi severim, ailemle kalıyorum hâlâ. Arkadaşlarımla zaman geçiririm, bu sektörde olmayan bir sürü arkadaşım var
kaynak:hürriyet ------------------- | |
| | | [=>HNDYG<=] Administratör
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 28 Kayıt tarihi : 07/12/08
| Konu: Geri: Hande Soral'ın Röportajları Ptsi Ara. 08, 2008 1:20 pm | |
| Komedi Dükkanı’nda keşfedildim
=Armağan nasıl bir karakter?
- Armağan ya da dizide sıkça duyacağınız lakabıyla Armi, lise son sınıf öğrencisi. Erkek gibi büyümüş, sokaklarda futbol oynayan, bisiklete binen, agresif, çabuk parlayan ve haksızlığa tahammülü olmayan bir karakter. Hiç aşık olmamış bir kız. En küçük kız kardeşine çok bağlı.
=İlk kez bir dizide rol alıyorsunuz. Nasıl keşfedildiniz?
- "Komedi Dükkanı" programına seyirci olarak gittim. Seyircilerden birini sahneye istediler. Ben de hazır gitmiştim, çantam elimde bekliyordum. Birini istediklerinde çıktım sahneye. İzleyenler ve yönetmen de beğenince normalde beş dakika oynamam gerekirken, 45 dakika sahnede kaldım. Dizinin cast’ını yapan ajans şans eseri programı izleyince kendimi bu dizide buldum.
=Bu ilk oyunculuk deneyiminiz değil herhalde...
- Daha önce çocuk oyunlarında yer aldım. Tiyatro eğitimim de vardı ama oyunculuk istememe rağmen başka alana yöneldim. Üç aydır Plato Film’den oyunculuk eğitimi alıyorum. Boğaziçi Üniversitesi’nde psikoloji okuyorum. Okuduğum bölüm de aslında oyunculuğa yabancı değil.
= Setleri nasıl buldunuz?
- Daha bir bölümlük bir tecrübem var ama çok yorucu olmasına rağmen sevdiğiniz için katlanıyorsunuz. Setten çıkıyorum, uyumadan okula gidiyorum...
kaynak:hande soral fan sitesi | |
| | | [=>HNDYG<=] Administratör
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 28 Kayıt tarihi : 07/12/08
| Konu: Geri: Hande Soral'ın Röportajları Ptsi Ara. 08, 2008 1:20 pm | |
| Bir Peri Masalı
Aynı adlı kitap ve sinema filminden esinlenerek yazılan "Küçük Kadınlar" dizisi, beş kardeşin hikayesini anlatıyor. Kardeşlerin bıçkın 'Armi'sini, genç yetenek Hande Soral canlandırıyor.
Hayal edin... Okul servisinizi bekliyorsunuz. Tam önünüzde en sevdiğiniz dizinin servisi duruyor. İç geçirerek arabanın içine bakıyorsunuz. O serviste olup, o sete gitmek; siz de bir oyuncu olmak istiyorsunuz. Birkaç ay sonra katıldığınız televizyon programında oyunculuğunuzu konuşturuyorsunuz. Her şey birkaç ay içerisinde gerçekleşiyor. Oradan açılan bir kapı, ardından bir kapı daha ve perde! Sezonun en sevilen dizilerinden birinde başrollerden birini kapıyorsunuz.
Bu tatlı rüyanın sahibi Hande Soral'ı tanımaya hazır mısınız?
Dizideki Hande, sokakta futbol oynuyor. Erkek gibi bir kız. Kapak çekimimizdeki Hande'yse tüm güzelliği ve tatlılığıyla göz dolduruyor. Röportajımızda bilinmeyen yönlerini, peri masalını ve 17 yaşını anlatıyor.
İlk oyunculuk deneyimin ve başına gelenler, aslında bir peri masalı gibi. Televizyon önü oyunculuğu olarak, ilk oyunculuk deneyimim. Ama daha önce tiyatro ile ilgilendim. Dersler aldım, oyunculuk kurslarına katıldım, çocuk oyunlarında rol aldım. Oyunculuk hep gönlümdeydi. Lise ve üniversite hayatımda başarılı bir öğrenciydim. Üniversitede psikoloji bölümünü seçtim. Eğitimimin, bilinç altında oyunculuğuma katkısı olmuştur. Psikoloji ile oyunculuk birbirine çok yakın. Üniversiteye girdiğimde hayatımda oyunculukla ilgili hiçbir şey kalmamıştı. Bir gün bir arkadaşımla birlikte Komedi Dükkanı'nı seyretmeye gittik. Tolga Çevik'i zaten çok severdim. Oyunun başlamasını bekliyorduk. Sahneye birilerinin alındığını biliyordum. Arkadaşıma da, "Sahneye birisini alırlarsa ben çıkarım. Bak şaşırma sonra!" dedim. "Titanik" çekiliyor ve bir kıza ihtiyaçları var. Ben de elimi kaldırdım. Sahneye çıktım. Sonuna kadar beraber çektik. Sahneye çıktığımda 'Ses Tiyatrosu'nda olmanın gerginliğini yaşadım. Çok gergin ama mutluydum. Onlar da beni beğenmişler ve görüşmeye çağırdılar. Ayla Algan'ın öğretmenliğinde ders almaya başladım Plato Film Okulu'nda. Bir süre oyunculuk eğitimi aldım. Dizinin kastını yapan ekip beni görüyor ve görüşmeye çağırıyor. Bu şekilde de "Küçük Kadınlar" başlıyor.
Her şey çok çabuk gelişmiş. İnanılmazdı. Gözümü açıp kapayana kadar oldu.
Şaşıracak vaktin bile olmadı belki? Olmadı ama ben tesadüflere ve şansa inanıyorum. Bir gün okula gitmek için servis bekliyordum. Beklediğim yerin önünde de "Bir İstanbul Masalı"nın servis aracı bekliyordu. İçinde oyuncular var. Annemi aradım. "Anne ya! Ben nerdeyim? Niye böyle değilim? Bak oyuncular sete gidiyorlar" dedim. Hep içim gitmiştir oyunculuğa zaten. O kadar çabuk gelişti ki her şey. Bir gün aynı yerden, kendi oynadığım dizinin set servisine bindim!
Çok mutluluk verici bir şey, değil mi? "Maşallah" diyorum zaten. Her şey rayında gidiyor. O yüzden şaşırmıyorum. Sürpriz gelmiyor. "Böyle olması gerekiyordu ve oldu" diyorum.
Tekrar tiyatro'ya dönmeyi istiyor musun? Kesinlikle! Çünkü tiyatrodan aldığım zevk çok farklı. Seyircinin karşısında olmak, provaları yaşamak çok farklı bir duygu. O ilk gecenin heyecanı muhteşem. Onu yaşamak isterim. Oyunculuğu sonuna kadar yaşadığım yer, sahne.
Oyunculuğunla ilgili neler diyorlar? İlk televizyon oyunculuğum olduğu için çok başarılı buluyor herkes ama ben izlerken çok başka bakıyorum kendime.Eksiklerimi görmeye çalışıyorum."Bu burada olmamış" diyerek izliyorum.Hocalarımı arıyorum."Neresi gözünüze battı?" diye soruyorum.Dizide de usta oyuncular var.Onlara da danışıyorum.
Rol arkadaşlarından bahsedermsin? Beş kızız.Çekimler başladığından beri gerçektn kardeş gibiyiz.Ekin ablam gibi.Çok sık görüşüyoruz.Set dışında da birlikteyiz.Bu kadar yakın olmamız bence oyunumuza da yansıyor,sıcaklık katıyor.Her bölümde o kardeş sıcaklığını daha cok hissediyorum.Herşey cok güzel ve cok eğleniyoruz.
Kardeşin var mı? Biri kız,biri erkek ikiz kardeşlerim var.17 yaşındalar.Bursa'da yaşıyorlar.Biraz uzağız.Kardeşlerime olan özlemimi setteki arkadaşlarımda gideriyorum diyebilirim.
Dizideki karakterine hazırlanırken de cok fazla güclük cekmedin,demek ki? Arkadaşlarımız hep ortak olmustur.Erkek-kız farketmemistir.Kız kardesim de biraz oynadığım karaktere yakındır.Hiç zorluk çekmedim o yüzden.Çok kolay oldu o tipi çıkarmak.
Sen nasıldın 17 yaşındayken? Ben Armağan gibi değildim.Başarılı bir öğrenciydim.Bu yüzden aile içerisinde hep popülerdim.Okul hayatında da,dışarıda da öyleydim.Ama bu başarımın sebebi harıl harıl çalışmak değildi.Biraz aklı havadaydım.Tam 17’mi yaşadım diyebilirim.17 yaşında nasıl deli dolu olunursa,ben de öyleydim.Ama kardeşlerimin varlığından kaynaklanan bir olgunluğum,her zaman vardı.Her yaptığınla örnek alınıyorsun.O yüzden onlara yanlış bir şey öğretmeyi hiçbir zaman istemedim.
Kardeşlerin nasıl tepki verdi,seni ekranda görünce? “Biliyorduk” dediler.Çok mutlular,severek seyrediyorlar.Tiyatro oyunlarımı da izledikleri için biliyorlardı oyunculuğu istediğimi.Devamlı destek olup,okulu bitirip oyunculuk yapmam gerektiğini söylüyorlardı.İstanbul’a ilk geldiğim zaman BKM’yle görüştüm ama o kadar yoğun bir tempoda çalışıyorlar ki,oraya başlamam için okulu bırakmam gerekiyordu.Ailemde her zaman destek oluyordu.Ailem her zaman destek oluyordu bana zaten.Denememi istiyorlardı.
Kardeşlerin sana demiş ya, “ Biliyorduk” diye; sen de biliyor muydun? Televizyon oyunculuğu için hayal kurmadım aslında.Tiyatro oyunculuğu için hayal kurdum hep.Televizyon oyunculuğunu hiçbir zaman düşünmedim.Sonradan gelişti bu düşünce.Biliyordum diyemem ama dediğim gibi,olması gerekiyorsa oluyor. “Bu benim için iyiymiş ki oldu” diyorum.
Biraz kadercilik var yani? Evet kaderciyim.
kaynak:seventeen | |
| | | [=>HNDYG<=] Administratör
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 28 Kayıt tarihi : 07/12/08
| Konu: Geri: Hande Soral'ın Röportajları Ptsi Ara. 22, 2008 5:53 pm | |
| en son okuduğunuz kitap: boleyn kızı;dönem kitaplarını okumak beni hep o yıllara götürüyor.başka bir yüzyılda yaşıyor gibi oluyorum.bu kitapta da bunları yaşadım
en son izlerdiğiniz sinema filmi: eagle eye.çok beğendim
en son aldığınız müzik cd si: amy winehouse un son cd sini aldım.amy winehouse dinlemek beni dinlendiriyor
en son kime ne hediye ettin? burak sağyaşara doğum günü hediyesi olarak kol düğmesi hediye ettim
en son kimden ne hediye aldın? kuaförüm bana nazar boncuğu hediye etti.
arkadaşlar bi de trendyin 6.yaşını kutlayanlar arasında hande de var! demiş ki "mutlu yıllar sana...devam trendy okumaya..."
trendy'in 316.sayısından alıntıdır.. | |
| | | | Hande Soral'ın Röportajları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|